Çay ve Sinema

Hayatlarımız birer film olsa ve yeniden izleyebilecek olsak, önce hangi anlara dönmek isterdik? En mutlu ya da en sıradışı olanlara büyük ihtimalle. Peki iyi ve kötü, sıkıcı ve eğlenceli, mutlu ve acılı hatıraların birçoğunda bize eşlik eden gündelik alışkanlıklarımız?.. İşte asıl hikayemiz orada yatıyor. Hayatın akışını en kapsamlı biçimde yakalayan sanat dalı olarak sinemayı çoğu kez, filmlerin bize sunduğu ilginç hikayelerle özdeşleştiririz. Halbuki iyi filmleri iyi yapan şey, tam da o gündelik detayların zengin tasvirleridir. Son derece mütevazı ve yaygın bir eylem olarak çay içmek de, sinema tarihi içinde sayısız hazineye vesile olmuş; birçok kez eşsiz duyguları aktarmanın aracına dönüşmüştür. Hepsinin dökümünü yapmaya kalksak, işin içinden çıkamayız. Ama güzel bir çay demleyip, çaygiller familyasının sinemaya kattığı bazı şahane sahneleri tekrar ‘yudumlamak’ hiç de fena olmaz.

Filmler ve Çay

‘ Filmler ve çay ’ deyince, biraz da ‘filmler ve farklı kültürler’ demiş oluyoruz. Çayın demlenme şeklinden sunumuna ve kahramanların macerasına eşlik etme biçimine kadar, her kültür, çay üzerinden kendine özgü ipuçlarını sunuyor filmlerde. Çayı kendine en çok mal etmeyi başarmış coğrafyalardan Britanya’ya uzanalım önce. En şık çay takımları ve en zarif sunum biçimlerine, Kraliçe Victoria devrinde, 19. yüzyılda geçen filmlerde rastlarız elbette. Dönemin sevilen yazarı Jane Austen’ın romanlarında sık sık anlatının bir parçası olan çaylar, Austen’dan yapılan sinema uyarlamalarında da önem kazanır.

Bu açıdan akla gelen ilk örneklerden biri, James Ivory’nin yönettiği “Aşk ve Yaşam / Sense and Sensibility” (1995). Ivory’nin filmlerinde, çayı içme ritüelinin sosyal adabı ve mesajları konusunda ipuçlarına da rastlarız: Hizmetçi misafirlere çayları getirdiğinde, sunumu ev sahibesinin yapmasının bir kibarlık göstergesi olması, aksinin ise görgüsüzlük olarak değerlendirilmesi gibi. Çay takımlarının göz kamaştırdığı bir başka İngiliz yapımı, Alfred Hitchcock’un yönettiği “Şüphe / Suspicion”dır  (1941). Filmde Cary Grant’in canlandırdığı ‘şüpheli’ baş kahramanın tehlikeli cazibesi, zarif demliklerin temsil ettiği domestik uysallıkla tekinsiz bir ikili oluşturur.

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

The way of tea