Matcha sadece en yeni bir içecek modası veya kahve içmediğiniz zamanlar tercih ettiğiniz bir şey değildir. Matcha, Hollywood oyuncularının galon galon içtiği, trend olmuş bir içecek de değildir. Matcha, yaklaşık bin yıl öncesine, Çin’i hanedanların ve Japonya’yı Shogun klanlarının yönettiği bir zamana kadar uzanır. İşte, şimdi size Matcha’nın tarihini anlatacağız.
Matcha’nın kökenleri Çin’in Tang Hanedanlığı’na kadar uzanır. Tang Hanedanlığı 7. yüzyıldan 10. yüzyıla kadar ayakta kalmıştır. Bu süre zarfında, Tang Hanedanlığı çay yapraklarını buharda tuğlalar haline getirerek çay hasadının taşınmasını ve ardından da bu şekilde çay ticaretini kolaylaştırdı. Bu çay tuğlaları, yaprakların kavrulması ve öğütülmesi ve ardından elde edilen çay tozunun su ve tuz ile karıştırılmasıyla hazırlanırdı.
Bununla birlikte, 10-13. yüzyıllar arasında hüküm süren Song Hanedanlığı, bu çay hazırlama biçimini büyük ölçüde popüler hale getirmesiyle ün kazandı. Japon Budist bir keşiş olan Eisai, hayatının büyük bir bölümünü Çin’de Budizm’i araştırarak geçirdi. 1191’de Eisai Japonya’ya geri döndü ve kendisiyle beraber ülkesine Zen Budistlerinin toz haline getirilmiş yeşil çay hazırlama yöntemlerini ve çay tohumlarını getirdi. Eisai’nin Çin’den getirdiği tohumlarının, Japonya’daki en kaliteli çay yapraklarının atası olduğu öne sürülmekte.
Eisai daha sonra bu tohumları Kamakura Shogun’un evi olan Kyoto’daki tapınak arazisine dikti. Kamakura Shogun döneminde, matcha yalnızca son derece sınırlı miktarlarda üretilirdi ve bu nedenle lüks bir statü sembolü olarak kabul edilirdi.
Eisai’nin Japonya’ya dönmesinden kısa bir süre sonra Zen Budistleri yeşil çay bitkisini yetiştirmek için yeni bir yöntem geliştirdiler. Tencha, yeşil çay bitkisinin gölgeli koşullar altında yetiştirilmesiyle geliştirildi – bu yöntem büyük ölçüde matchanın sağlık yararlarını en üst düzeye çıkarmak için kullanıldı.
Matcha’nın Ritüeli
Matcha çay seremonisinin şu anki hali, ilk hali değildi. 1500’lü yıllara kadar belirli bir seramoni yoktu. Bu tarihten sonra ise Murata Juko adlı bir Zen öğrencisi, parçalara ayrılmış olan çay seremonisini, “yetiştirme, tüketim ve tören” olarak sıralanan, formüle edilmiş bir ritüel haline getirdi.
Zen Ustası Sen-no-Rikyu, büyük ölçüde Juko’nun çay töreni ritüelini popülerleştirmesiyle tanınır ve Japon Çay Töreninin en tanınmış ve saygı duyulan tarihi figürü haline gelmiştir.
Sen-no-Rikyu, Japon Çay Seremonisinin dört temel ilkesini oluşturmuştur:
Uyum (wa)
Saygı (kei)
Saflık (sei)
Huzur (jaku)
Japon Çay Seremonisine “Chado” veya “Sado” denir. Tercüme edildiğinde bu, “Çayın Yolu” anlamına gelir.
Merhabalar, kahveyi birakabilmek istiyorum ve yerine saglıklı bir içecek içmek istiyorum…