2007 senesinde Matcha çayını Türkiye’ye ilk defa getiren marka olarak, Matcha ürününe yıllar içinde oluşan ilgiyi, beraberinde gelen soru işaretlerini ve belli ürünlere olan güvensizliği gözlemleme imkanımız oldu.
Matcha bildiğiniz gibi yüzyıllar önce Japonya’dan çıkan bir çay çeşidi, yani yeni bir çay çeşidi değil. Ancak sadece Türkiye’de değil, dünyada popüler olması da özellikle son 10 yıl içinde gerçekleşiyor. Bunun sebepleri arasında sağlıklı yaşam tarzlarını benimseme, kahveye yeni seçenekler arama, Uzakdoğu kültürüne ilgi, meditasyon ve yoga gibi disiplinlerin hayatımıza daha çok girmesini sayabiliriz.
Son 10 yılda Matcha çayının popüler olması ile birlikte birçok Matcha markası ve çeşidinin satışı yapılmaya başladı. Matcha çayları arasındaki büyük fiyat farkları ise tüketicilerin aklında haklı olarak soru işaretlerini oluşturdu. Bunun yanında birçok reklamın Matcha çayı konusunda tüketicileri yanlış yönlendirmesi de konuyu daha karışık bir hale getirdi. Özellikle en çok duyduğumuz sorulardan biri hangi Matcha’nın sahte ve hangi Matcha’nın orijinal olduğu ile ilgili..
Konuya öncelikle daha genel bir bakış ile bakarsak Matcha en basit haliyle toz haline getirilmiş yeşil çaydır. Dolayısı ile biz bu kriteri yerine getiren hiçbir Matcha’ya sahte demeyi doğru bulmuyoruz. Matcha olarak satılıp içinde sinemaki otu veya farklı aroma olan içerikleri üstte belirttiğimiz kriterden dolayı Matcha çayı kategorisi dışında tutyoruz.
Peki sadece toz yeşil çay Matcha’yı tanımlamak için yeterli mi? Cevap veriyoruz; kesinlikle yeterli değil. Biz herhangi bir toz yeşil çaya sahte matcha tanımlaması yapmayı doğru bulmasak da Matcha’nın farklı kaliteleri var ve bu farklı kaliteler hem besin değeri hem lezzet açısından farklı özelliklere sahipler.
Matcha çayını iki alt başlık olarak incelersek bunlardan biri kullanılan yeşil çayın kalitesi, ikincisi ise toz haline getirme işlemidir. Matcha’da kullanılan yeşil çayın kalitesi, Matcha çayının tadı başta olmak üzere, besin değeri ve rengini de etkiler. Japonya’da yeşil çay elde edilirken, çay yapraklarının oksidasyonunu durdurmak için çok kısa bir süre yüksek sıcaklıkta su buharına maruz bırakılır. Sadece Japonya’ya özgü bu teknik sayesinde yeşil çay yaprakları kuvvetli ve parlak bir yeşil renge sahip olurlar. Kurutmaya göre daha yüksek besin değerine sahip olduğu bilinir. Bu çaylarda elde edilen Matcha çayı da aynı şekilde parlak bir görünüme sahiptir. Ayrıca Matcha çayında kullanılacak yeşil çaylar, toplanmadan önce bir süre bambu yaprakları ile gölgelenir ve doğrudan güneş ışığı alamayan bitki, ışıktan daha çok faydalanmak için yapraktaki klorofil miktarını arttırır. Bu da hem bitkinin daha parlak yapraklara sahip olmasını hem de daha yüksek antioksidan üretmesine yardımcı olur.
İkinci konu ise bu kaliteli yaprakların toz haline getirme işlemidir. Burada kullanılan makineler ve öğütme hızı önemlidir. Geleneksel metotla yapılan elde öğütme en değerlisi olmakla birlikte kaliteli makinelerde de benzer bir kaliteyi yakalamak mümkündür. Yüksek hızlı öğütmelerde sıcaklık artmakta, bu da yaprakta lokal yanıklara sebep olmakta ve Matcha’nın kalitesini ve tadını bozmaktadır. Ayrıca makineler yeterince kaliteli ve hassas değilse toz parçacıkları yeterince küçük ve aynı ebatta olmayacaktır ve bu da Matcha’dan alacağınız tadı bozacaktır.
Peki bu kurallara uymayan Matcha sahte matcha mıdır? Chado olarak diğer Matcha çaylarına sahte demek yerine düşük kalite Matcha olarak nitelendirmeyi tercih ediyoruz. Hem besin değeri, hem lezzet olarak Japonya’da üretilen Matcha çayları dünyada şimdilik en kaliteli Matcha çayıdır. Umarız yakın gelecekte diğer çay ülkeleri de Matcha çay üretimini daha üst seviyelere çıkaracaktır.